Son Randevu -4
Bu da ne demek oluyordu? Birisiyle bir şeyler
konuşmuş ve ödeme yapmıştım. Aklım donmuş ve kaskatı kesilmişti. Kendimi ne
kadar zorlasam da bazı şeyler silinmişti hafızamdan. Kiminle konuşmuştum? Belki
de kiralık bir katille? Tam olarak ne anlattım? Nasıl bir anlaşmaya vardık?
Acaba kafamı çarptığımda mı unuttum? Yoksa unutmak bilinçaltımın kendini
rahatlatması için bir oyun muydu? Uff! Çok sıkıldım. Bunun bile sorgulamasını
yapmak yoruyordu beynimi. Zaten amacım da bu değil miydi? Neyin eleştirisini
yapıyordum? Uyumak istedim. Gözlerim yavaşça kapandı ve kendimi koltuğa bıraktım.
Gözümü açtığımda kız kardeşim hızlıca yürüyerek
telsiz telefonla konuşuyor; iki polis memuru da baş ucumda ayakta durmuş ismimi
sayıklıyorlardı. “Gözünü açtı,” dedi iri yarı olan. Kardeşim koşarak geldi.
“Kim yaptı sana bunu?” dedi ağlamaklı bir sesle bağırarak. “Neyi?” dedim. Daha
doğrusu demeye çalıştım boğazımdan anlamsız bir hırıltı çıktı. “Tamam, zorlama
kendini ambulans yolda. Polisler evi inceleyecekler. Banyoda, yatak odasında ve
kafanın arkasında kan var. Korkulacak bir şey olmayabilir ama yine de seni
hastaneye götürüp muayene ettireceğim.” Kısa boylu, esmer olan polis memuru dış
kapı kilidinin zorlanıp zorlanmadığına ve evdeki tüm pencere pervazlarını
inceledi. Uzun boylu, iri yarı olan “Eve zorla girildiğine dair bir iz
bulamadık. Siz neler olduğunu hatırlıyor musunuz?” dedi. “Ben evde yalnızdım.
Biraz şarap içtim bilgisayar başında,” derken bilgisayardan bahsetmemin doğru
olmayacağını düşündüm. “Sonra midem bulandı ve kusmak için banyoya gittim.
Sanırım o sırada başımı çarpmış olmalıyım. Sabah uyandığımda gördüm kan
izlerini,” dedim. Kardeşim eliyle ağzını kapamış şaşkınlık ve korkuyla
anlattıklarımı dinliyordu. Polis memurları “Tahmin ettiğimiz gibi. Kardeşiniz
birinin eve girdiği konusunda çok ısrarcı olunca inceleme yaptık. Yine de bir
hastaneye giderek başınızı göstermeniz iyi olacaktır. Hoşça kalın,” diyerek
evden ayrıldılar.
Sue yanıma oturdu ve elimi tuttu. “Her zamanki
gibi abarttığının farkında mısın? Beni uyandırıp ne olduğunu soracağın yerde,
polisleri buraya getirmene gerek var mıydı? İyiyim ben. Sadece içkiyi biraz
fazla kaçırdım hepsi bu,” dedim. “Abartmak mı? Yarım saatten fazla kapıyı
çaldığımı ve çilingirle açıp içeri girdiğimde de seni uyandırmak için ne kadar
uğraştığımı bilmiyorsun. Banyoya gittiğimde yerdeki kanları görünce tabii ki
paniğe kapılmamak saçma olurdu. Eve psikopat bir katil de girmiş olabilirdi,”
dedi. Katil kelimesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı ve istemsizce yerimden
sıçradım. “Benden sakladığın bir şey var,” dedi kuşkucu bir sesle “Bunu
hissedebiliyorum. Yoksa katil kelimesi seni neden bu kadar rahatsız
etsin?”
devam edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder