Kayıtlar

Haziran, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Garip Köyde Yaşananlar -6

Yağmurların çamurlaştırdığı yollar sert rüzgarların dallardan kopardığı yapraklar ile harmanlanmıştı. Çürüyen yapraklar nemli ve ağır bir koku salıyordu etrafa. Kerpiç evlerin sıralandıkları köy yollarında gözlerim sıkı sıkı kapalı yürüyordum. Garip olan bu kadar rüzgarın ve karmaşanın içinde hala keskinliğini ve yoğunluğunu koruyan kokuyu alabiliyor ve takip edebiliyor olmamdı. Sessiz gecede doğanın çığlıklarından başka duyabildiğim tek ses kalbimin atışıydı. Sokağın sonundan sağa döndüm ve birden kendimi kokunun merkezinde buldum. Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda tek katlı bir ev, olanbitenden kendini korumayı başarmış bir nane bahçesi ve bahçede hasır bir iskemleye oturmuş yaşlı bir kadın buldum. Bembeyaz saçlarının arasında tek tük sarılar, buruşuk yüzünde çiller vardı. Bu evi ve bu yaşlı nineyi ilk defa görüyordum. Ama onun beni beklediğine dair içimde tuhaf bir his vardı. Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi ve bastonuna tutunarak sandalyeden kalktı. “Siz kimsiniz? Daha önce

Garip Köyde Yaşananlar -5

İtiraf edeyim mahzene gidip kendimi ya da ailemi zor durumda bırakmaktan değil, Aziz Baba’nın yolda bana yapmaya kalkacaklarından korkuyordum. İrem’i düşünmem, onu attığım tehlikeden kurtarmam gerekiyordu. Tüm gücümle mahzene giden yokuşu tırmandım ve 6 yolun kesiştiği küçük bir meydana geldim. Tam meydanın ortasına yürümüştüm ki çevremde gezinen tuhaf bir karaltı hissettim. Herşeyi sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum. Olduğum yerde daire çiziyordum ama bir türlü mahzenin hangi sokakta olduğunu çıkaramıyordum. Ellerim hemen ceplerime gitti ama yatırdan aldığım topraktan eser yoktu. Koşarken döküldüler ya da Aziz Baba ona saygısızlık yaptığım için beni cezalandırmaya başlamıştı bile. İlk olarak korumamı elimden aldı. Kendimi ihanete uğramış hissettim. Ben ki onun 6 senelik dostu, onunla mezarında oyun oynayan tek insandım. Ama o bütün büyükler gibi hoşuna gitmeyen ilk davranışında cezalandırıyordu. Hem küçük bir kızın hayatı sözkonusuydu ve o iyiliğinden, cömertliğinden zerre kadar sunmay

Garip Köyde Yaşananlar -4

Mahmur gözlerle neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. İrem’in babası gelmişti ve beni saçmasapan batıl inançlarımla kızını korkutmakla suçluyordu. Babam ona Aziz Baba’yı anlattığımı ve beynimize kazınırcasına öğretilen kimseye bundan bahsetmemem gerektiği kuralını çiğnediğimi anlamıştı. Çoktan mahzene çekilmiş olan köy halkının olanları öğrendiği takdirde nasıl bir ceza ile karşı karşıya kalacağımızı düşünürken derin bir sükuta gömülmüştü. Ben ceplerime doldurduğum toprağın gücüne güveniyordum ama zaten bir kere çevresini koruma altına aldığınız evin içinde başka koruma olamayacağını henüz bilmiyordum. Bunu, babamın ansızın dönerek yüzüme bir şaplak indirmesiyle anladım. Annem İrem’in babasını ısrarla içeri çağırıyor, o da ısrarla reddediyordu. Yıllar sonra annem bana bunun nedenini açıklayacaktı. Aziz Baba’nın hışmının hikmeti sokaklarda kol gezerken ondan nasibini alan her ruhun karanlık yüzü ortaya çıkarmış. Yani koruma altında olan evimizde biz sakinliğimizi korurken –babamın şapl

Garip Köyde Yaşananlar -3

Gün ışımaya başladığında tüm gece çalışan Aziz Baba’nın uyumasını fırsat bilen güneş bulutların arasında bir kaybolup bir çıkıyordu. Köy halkı sakin geçecek bu bir kaç saati fırsat bilerek -sanki o kadar saat ortadan kaybolmaları normalmiş gibi- işlerinin başına döndüler. Yabancılar henüz ne olduğunu anlamamış, havanın kaypaklığından dem vurup, bugünün güzel olacağına iddiaya girerken bir taraftan da köylülerden onay beklercesine yüzlerini okumaya çalışıyorlardı. Bu sessiz duruşun, tepkisiz ifadelerin ve donuk gülümsemelerin onları içten içe huzursuz ettiği belliydi. Büyükler kendi aralarında laflarlarken ben de kendi yaşlarımda 4 çocuk ile tanıştım. Bunların üçü erkek biri kızdı. Islık çalamadığım ve dilimi onların yaptığı gibi yuvarlayamadığım için benimle alay ettiler ve oyun oynamayacakları söyleyip uzaklaştılar. Halbuki ben onlara tüm iyi niyetimle Aziz Baba yatırından ve başlarına geleceklerden bahsetmek üzere gitmiştim. Kendimi aptal gibi hissettim. İrem – daha sonra yıllarca en