Deva Kız'ın Aşkı
Her şeyin devası vardı ama şu aşk meretinin devasını bulamamıştı Derman Ana. Her geçen gün eriyordu kızı. Soğutma, uzaklaştırma, nefret ettirme, tiksindirme... Bildiği bütün otları karıştırmıştı Derman Ana ama Deva kızın yüreği çarpardı hala aynı inatçı hoyratlığıyla.
Deva Kız, her gün onu görme bahanesiyle çamaşır yıkamaya giderdi nehir kıyısına. Kıyının karşı tarafında olmasına rağmen her seferinde anlardı geldiğini. Yavaşça başını kaldırdı. Gözleri bir müddet onu aradı. Karşı kıyıdaydı yine işte. Hiç erişemediği, kokusunu bilmediği, teninin sıcaklığını hissetmediği yari. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Sanki biraz kirli. Yıkasa nasıl da karbeyaz ederdi Deva onu. Baktı uzaktan beyaz tenine. Elini uzatsa, gel dese atlayacaktı suya yiğit. Ama istemedi Deva. Şimdiye kadar hiç bir şey dememişlerdi birbirlerine. Söze gerek olmadan konuşuyorlardı.
Delikanlı son sürat koşmaya başladı kıyı boyunca. Gözleri ile izledi onu Deva kız. Durdu ve elinden bir şeyi bıraktı sulara. Sular aktı. Sular coştu. Getirdi kıpkırmızı bir gülü Deva`nın ayaklarının dibine. Aldı eline gülü. Kokladı. Başını kaldırdığında delikanlı yoktu orada. Ne kadar zaman elinde gül ile kalakalmıştı Deva? Bilmiyordu. Çöktü tekrar yerine. Basma entariyi yıkamaya devam etti bir gözü çiçekte. Gülümsedi çiçeğe, “Keşke,” dedi içinden “gömleğini gönderseydi”.
Deva Kız, her gün onu görme bahanesiyle çamaşır yıkamaya giderdi nehir kıyısına. Kıyının karşı tarafında olmasına rağmen her seferinde anlardı geldiğini. Yavaşça başını kaldırdı. Gözleri bir müddet onu aradı. Karşı kıyıdaydı yine işte. Hiç erişemediği, kokusunu bilmediği, teninin sıcaklığını hissetmediği yari. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Sanki biraz kirli. Yıkasa nasıl da karbeyaz ederdi Deva onu. Baktı uzaktan beyaz tenine. Elini uzatsa, gel dese atlayacaktı suya yiğit. Ama istemedi Deva. Şimdiye kadar hiç bir şey dememişlerdi birbirlerine. Söze gerek olmadan konuşuyorlardı.
Delikanlı son sürat koşmaya başladı kıyı boyunca. Gözleri ile izledi onu Deva kız. Durdu ve elinden bir şeyi bıraktı sulara. Sular aktı. Sular coştu. Getirdi kıpkırmızı bir gülü Deva`nın ayaklarının dibine. Aldı eline gülü. Kokladı. Başını kaldırdığında delikanlı yoktu orada. Ne kadar zaman elinde gül ile kalakalmıştı Deva? Bilmiyordu. Çöktü tekrar yerine. Basma entariyi yıkamaya devam etti bir gözü çiçekte. Gülümsedi çiçeğe, “Keşke,” dedi içinden “gömleğini gönderseydi”.
“Keşke,” dedi içinden “gömleğini gönderseydi”.
YanıtlaSilOylesine anlam yuklu, bir o kadar da sade bir anlatim olmus.
Mailime yazabilirsin aslinda. Merak ettim simdi bende :)
YanıtlaSil