X-33
Tak tak tak tak tak tak! Bir daha bir daha! Ses o kadar dayanılmazdı ki, uykumun en tatlı yerinde bilincimi umarsızca apar topar geri çağırıyordu. Üstelik, Susturun şunu, dayanamıyorum artık! diyecek mecalim de yoktu. Susuzluktan dilim damağıma yapışmış; bedenim üzerine ıslak bir yün halı konmuşcasına ağırlaşmıştı. Gözlerimi yavaşça araladım. Önce beyaz bir tavanın yalınlığında gezindi bakışlarım. Odamda olmadığım fikri bir sinek kadar hızlı geçti aklımdan. Kendi tavanımda çocukluğumdan kalma yıldızlar vardı, hani tüm oda karardığında parıl parıl parlayanlardan. Tak! Tak! Tak! Off! Ne zaman duracak bu aptal ses! Sanki biri beyzbol sopası ile kafamı vuruyordu. Gözlerim yavaş yavaş tavandan aşağı indi. Beyaz duvarlar, beyaz taş zemin, beyaz yatak demirleri, beyaz çarşaflar, beyaz pamuklu pijamalar. Her şeyin süt beyazı olduğu, renklerin sisin arkasına saklandığı ruhsuz bir oda. Balın içinde hareket edercesine yavaşça doğrulup oturdum. Her seferinde, nerede olduğumu hatırlamayacak kadar